Bir çoğumuz belki sınavlara hazırlanırken, işe gelip giderken, önemli bir projemizi oluştururken, yemek yaparken,spor yaparken müziğimizi kulağımızdan eksik etmeyiz. Peki ya müzik bizi rahatlatırken verimliliğimizi etkiliyor mu? Bu soru için ben de çelişkiler yaşarken biraz araştırmak istedim ve öğrendiklerimi çevremle paylaşmak adına bu yazıyı yazıyorum.
Öncelikle müzik dinlemenin katkısının olduğunu fakat her müziğin aynı etkide olmadığını hatta tersine etki yapabildiğini baştan söylemeliyim. Bazen bir kitap okurken dinlediğim bir müzikte okuduğumu anlamakta güçlük çekerken hatta tekrar okuma gereği duyarken bazı müziklerde de akıcı bir şekilde ilerlediğimi farkettim. Hatta daha da indirgeyecek olursam, müziğin içinde söz varsa, odaklanamıyorum. Özellikle erkeklerde kadınlara oranla daha zayıf olduğu kanıtlanan “Multi-tasking” yani aynı anda birden çok işi yapabilme becerisi bende de gayet net etkisini gösteriyor.
Konuyla ilgili araştırma yapınca karşıma çıkan başlık tabiki ” Mozart Effect” yani “Mozart Etkisi” oluyor. İnternette Mozart ile ilgili yeterince kaynak var fakat etkisiyle ilgili biraz kısıtlı diyebilirim. Konu üzerine bir çok bilimsel araştırmalar da var. Ama öncelikle kısaca Bu yaz tatili hem Avusturya Salzburg daki doğduğu evi, hem de Almanya Augsburg daki, babası “Leopold Mozart” ın evini ziyaret etme şansım olduğu için kısaca bahsetmek isterim.
Asıl adı Wolfgang Amedeus Mozart dır. 1756 yılında Avusturya-Salzburg da dünyaya gelen Mozart, babasının da müzisyen olmasının desteğiyle 3 yaşında piyano ile tanışmış, 8 yaşında ilk senfonisini gerçekleştirmiş, 12 yaşında ilk operasını tamamlamıştır. Çok kısa olan hayatına 625 eser sığdırmış, 35 yıl süren yaşamı 1791 de sonlanmıştır. Klasik müziğin duayenlerinden olması sebebiyle klasik müziğin etkisi ” Mozart effect” olarak gündeme gelir. Aslında bir yönden de farklılık gösterir mozart ın yaptığı eserler. Çünkü her klasik müzikte aynı tınılar mevcut değildir. Yani insanlar üzerinde her klasik müzik Mozart ın eserlerinin yaptığı etkiyi yapmaz. Etkinin oluşması da klasik müzik olduğu için de değildir. Duygusal hareketlilik sağlamasıdır esas konusu.
Biraz Literatür;
Müzik ile uğraşmak kişiyi toplum içinde, iletişim, işbirliği, grup koordinasyonu ve sosyal bütünlük gibi evrimsel fonksiyonları içerir. Aynı zamanda beyinde, algılama, duygu, öğrenme, öğretme ve hafıza gibi bütün zihinsel fonksiyonlarını faaliyete geçiren çok yönlü bir iştir. İşte bu işlemler beynin araştırmak için ideal bir araç haline getirmiştir. Müzik biyolojisi araştırmalarının elde ettiği verilerde beyin, hem frekans (perde) analizleri gibi müziğe özel görevlerde uzmanlaşmış bölgelere sahip (sağ arka üst temporal korteks), hem de yeni bilişsel kalıplar yaratmak için (ses ve zaman organizasyonu gibi) farklı işlemler ve alanları birleştirmektedir.
Psychological Science dergisinde yayınlanan bir araştırmada, deney grubunda klavye ve koro çalışması yaptırılmış çocuklar bulunurken, kontrol grubunda ise drama yapan ve hiç bir müzik deneyimi olmayan çocuklar bulunmuştur. Araştırma sonuçlarına göre, klavye ve koro grubundaki çocukların IQ skorlarındaki ortalama artış, kontrol grubundaki çocuklara göre anlamlı seviyede fazla olmuştur. PISA skorlarında hep üst seviyelerde yer alan ülkelerde, insanların hayatında müzik eğitimine verilen önem ve eğitim programlarında müzik etkinliklerinin önemli yer tutması, o ülkelerdeki öğrencilerin başarılı olmasını etkileyen faktörlerinden biri olabilir. Bebeklere doğmadan ya da doğduktan sonra özellikle Mozart dinletmenin, onların bilişsel gelişimine bir zararı olmamakla beraber, faydasını gösteren bir bulgu da bulunmamaktadır.
1993 yılında Franches Rauscher ve arkadaşları bir deney yaparak denekleri üç gruba ayırmışlarıdır. Bir gruba 10 dakika Mozart’ın bir eserini, bir gruba da başka bir mistik müzik dinletmişlerdir. Üçüncü gruba hiçbir müzik dinletmemişlerdir. Daha sonra onlara uzaysal-mekansal becerileri (kağıt katlama ve kesme becerileri) ölçen bir etkinlik yaptırmışlardır. Bu çalışmanın sonucunda Mozart dinleyen grup bu etkinliği çok daha iyi yapmıştır. Bunun üzerine “klasik müzik bilişsel becerileri artırıyor” diye bir sonuç çıkarmışlardır.
Rauscher ve arkadaşları “Bu bilişsel gelişimdeki artış ise 8 ile 10 puanlık bir IQ skoru artışına denk geliyor” diye bir ifade kullanmışlardır.
Müzik, farklı perdeleri, armonik bir düzende, farklı süre, yoğunluk ve tınıda biraraya getirebilme sanatıdır. Yani insan zekâsının, hatta insan beyninin yarattığı bir olgudur.
Peki Beyin ve Nöroloji?
İnsan beyninde ortalama 100 milyar hücre bulunmaktadır. Bunların 10–15 milyarı nöron adı verilen düşünme ve öğrenmeyi sağlayan sinir hücreleri, geri kalanlar ise glia adı verilen beslenme ve temizlik gibi işlevler yürüten yardımcı hücrelerdir. Büyük ölçüde proteinden oluşan beyinde, ayrıca vücudun farklı bölgelerinde bulunmayan bazı yağlı maddeler de bulunmaktadır. Beyin ihtiyacı olan enerjiyi ise glikozun oksijenle yanmasıyla elde etmektedir. Vücudun % 2’sını oluşturan beyin, tüm vücuttaki oksijenin dörtte birini kullanmaktadır.
Beyindeki bu sinaptik bağlantılar ne kadar sık kullanılırsa o kadar kuvvetlenir. Kullanılmadığı zaman ise ölür ve kaybolurlar. Beynin gelişimi bu sinaptik bağlantıların oluşturulması (budak salma) ve budanması sürecini kapsamaktadır. Bu nedenle beyne yönelik zenginleştirilmiş tecrübelerle beynin sürekli olarak uyarılması beynin gelişiminde önemli yer tutmaktadır. Doğumdan itibaren yaşadığımız olumlu veya olumsuz deneyimler beynimizin gelişimini doğrudan etkilemektedir.
1998’de Alzheimer hastalarına Mozart dinletilince uzaysal-zamansal muhakemenin güçlendiğini görülmüştür. Bu epilepsi hastaları üzerinde de denenir, K.448 dinleyenlerde epilepsi (sara) nöbetlerinde azalma görülmüştür.
Illinois Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden sara konusunda uzman nörolog John Hughes, Mozart’ın müziğinin tedavi edici yönü açısından en iyi sonucu verdiğine inanmıştır.
Klasik müzik dinlemek o anda performansı artırmakta fakat bunun etkisi kalıcı olarak değil, geçici bir süre sadece performansı arttırdığı sonuçlanmıştır.
Mozart Effect çalışmaları sonucunda da görüldüğü üzere müziğin insanlar üzerinde etkisi görülmekte ve çalışmalarla da kanıtlanmıştır. Fakat burada kötü niyetli veya fırsatçı endüstrilerin, bu çalışmaları çarpıtarak Mozart ın eserlerinin beynin kalıcı olarak gelişimine yön verdiği söylentileri çıkartarak, “bebek gelişimi-çocuk gelişimi-İQ nuzu arttırın” gibi söylemlerle, Mozart cd leri, Mozart müziği entegre edilmiş oyuncaklar satmaya çalıştıkları da görülmektedir. Buradan çıkaracağımız sonuç olarak, müziğin insan beyni üzerinde kısa süreli uyarıcı, motive edici sonuçlarının olduğudur. Bu da sadece Mozart a özgü olarak değil fakat Mozart ın ezgilerinde sık rastlanılan ezgi ile alakalıdır. Meraklılara; Mozart ın bu konudaki başarılı eseri ile ilgili araştırmalara konu olan iki piyano için sonat kodu K.448 dir. Keyifle dinlemeniz için de buraya tıklayın.
Şahsi kanaatım, odaklanmanın en iyi yöntemi dinlenmiş ve arınmış bir beyin, sessiz bir alan ve sıcak bir kahvedir. Öncesinde ve arasında ise Mozart ve türevlerini serpiştirmek, motivasyonumuzu arttıracak ve kendimize bir “es” vermemizi sağlıyacaktır.
Bu arada; Jazz da fena değildir:)
Sevgiyle kalın,
Mkabasakal
————————————————————————-
Kaynak:
- http://dergipark.gov.tr/download/article-file/339657
- http://www.kigem.com/mozart-etkisi-zekayi-nasil-etkiliyor.html
- https://onedio.com/haber/insan-zekasini-etkileyip-etkilemedigi-hep-tartisilan-psikolojik-fenomen-mozart-etkisi-721648